Merhaba sevgili okur! Bugünkü yazımda sizlere günlük hayatta sürekli bir şekilde kendimizi yapmaktan alıkoyamadığımız bir şeyden, dedikodudan, bahsedeceğim. Yazımda daha çok dedikodu meselesine samimi bir yerden bakmaya çalışacağım. Umarım seversiniz, keyifli okumalar. Dedikodu, yani ortamda o an bulunmayan bir kişi hakkında konuşmak, küçüklüğümüzden beri bizlere hem etik açısından hem de dini yönden ‘’yapılması kötü olan bir şey‘’ olarak aktarıldı. Ancak bizler tüm bu bildiklerimize rağmen kendimizi ona karşı savunmasız bulmuş olacağız ki bir türlü karşı koyamadık. Ben bu yazıyı yazmaya ise dedikodunun yan etkilerini fark ettiğimde karar verdim. Size bu yan etkilerin neler olduğundan örneklerle bahsetmek istiyorum.
Dedikodu Çığ Gibi Büyür
Bazen kendimizi çevremizdeki, yakınımızdaki insanların davranışlarından rahatsız olurken bulabiliyoruz ki bu çok doğal bir durum. Ancak davranışından huzursuz olduğumuz kişi çok sevdiğimiz ve meseleyi ona açmaktan korktuğumuz bir kişi olduğunda afallayabiliyoruz. Bu afallamanın ve özellikle de korkunun sebebi, sevdiğimiz bir kişinin tüm özelliklerini sevmeliyim gibi bir düşünce ya da bu rahatsızlığımızı dile getirdiğimizde kabul görmeyecek olmaktan korkmak. Yani aslında bir kişiye ‘’muhalefet’’ olmak gözüktüğü kadar kolay bir iş olmayabilir, bu sebepledir ki duyulan rahatsızlığın dile getirilmesi zor olabilir. Bu kişinin davranışına karşı duyduğumuz rahatsızlık hissini bir başkasına anlattığımızda dedikodunun yan etkileri yavaş yavaş ortaya çıkmaya başlar. İlk başta sevdiğimiz bir kişiden başkasına bahsettiğimiz için suçluluk duyabiliriz. Bu suçluluk hissi ‘’ben galiba kötü biriyim’’ gibi bir düşünceye de yol açabilir. Aradan biraz zaman geçtiğinde aynı konuyu bu sefer bir başkasına aktarırız. Bu etkileşim bize farklı insanların fikirlerini getirir. Ancak bu fikirler bahsettiğimiz kişiyi tanımayan kişilerden geliyorsa daha duygudan arınmış, mantık açısından bakılan fikirler olabilir. Yani siz aslında sizi rahatsız eden kişiye beslediğiniz sevgiyle o kişinin davranışlarını tolere edebilecekken, onu tanımayan, ona karşı herhangi bir his beslemeyen kişilerin yorumları sizin olumsuz düşünmeye başlamanıza sebebiyet verebilir. Yani ilk başta direkt o kişiye söylenilse aşılabilecek olan problem, siz başkalarına anlatmaya devam ettikçe çığ gibi büyür. Hatta bu artık sadece o kişiyi tanımayanlara değil, tanıyan insanlara da ulaşabilir ve bu da onların düşüncelerini de olumsuz anlamda etkileyebilir. ‘’ Yaa öyle mi yapmış, bak ben hiç bilmiyordum.’’ gibi bir cümleyi pek çoğumuz duymuşuzdur. Yani belki de bilinmeyen artık herkes tarafından bilinen olmuştur. Siz de o kişiyle eskisi gibi olmaktan artık çok uzaksınızdır.

Yazının tamamına Bişey Psikoloji‘den ulaşabilirsiniz.
Şeyma Yılmaz
